Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Didim, Apollon Tapınağı

Apollo, Zeus ve Leto'nun oğlu, ay tanrıçası Selen'in yerini alan avcı tanrıça Artemis'in okçu kardeşi. İtalya'ya Anadolu'dan gittikleri DNA araştırmaları ile kanıtlanan Etrüsk mitolojisinde Apulu. Antik çağlarda genç erkeklerin idolü; tıp, şifa, bilim ve ışığın sembolü. İsmini bir Anadolu tanrısından, Arslan Baba, ya da Işık Baba anlamına gelen Appaliunas'dan, Hitit ve Hurri tanrısı Aplu'dan almış olabilir. Efsaneler efsaneleri doğurur. Göçlerle, savaşlarla, ticaret yollarıyla yayılır. Aplu'nun "Enlil'in oğlu" anlamına gelen Aplu Enlil'den, yani diğer adıyla Akad tanrısı Nergal'den dönüşmüş olması muhtemel. Nergal ise Babil güneş tanrısı Şamaş'la ilişkili... Homer, Truva savaşında Apollo'yu Aka'lara karşı Truva'lıların yanında tasvir eder.

EFES ARTEMiS TAPINAĞI

Antik dünyanın yedi harikasından birisiydi Efes'teki Artemis Tapınağı, kısa yoldan ünlü olmak isteyen bir genç tarafından yakılmadan önce. Artemision, Artemisium, ya da Diana Tapınağı, tanrıça Artemis için yapılmış, M.Ö. 550 yıllarında tamamlanmış, tamamen mermerden inşa edilmişti.

ANTiK ÇAĞLARIN ALTIN ŞEHRi: EFES

''Kentler uzun yıllarda kurulur, bir anda yok olur...'' der Seneca... Anadolu, dünyada eski uygarlıkların kurulduğu, altın çağlarını yaşadığı, yıkıldığı, kaybolduğu ender rastlanan zenginliğe sahip topraklardır. Çeşitli sebeplerden yok olan bu kentler uzun çalışmalar sonucunda yeniden hayat buluyor. Antik çağın altın şehri EFES, Roma'nın küçük Asya eyaletinin görkemli başkenti, erken Hıristıyanlık döneminin en önemli dinsel merkezi, Meryem Ana'nın yaşamının son günlerini geçirdiği, Aziz Paulus'un defalarca ziyaret ettiği ve antik çağın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı'nın yer aldığı SELÇUK ilçesi şimdiki durağımız. Tepede Selçuk Kalesi, sağda hemen kalenin altında Aziz Jean Kilisesi, solda İsabey Camii ve Artemis Tapınağı kalıntıları ile görkemli tarihi bizlere ulaştıran eşsiz turizm beldemiz...

Anamur, Mamure Kalesi

Mersin kıyılarında ve yaylalarında keşif gezileri yaparken, bir TV kanalında Mersin ve Antalya'da çekilmiş bir dizi Akdeniz'de Gezintiler programını tesadüfen izledim ve Anamur'a, Mamure Kalesine hayran kaldım. Antalya tüm dünya tarafından tanınmış bir kültür, doğa ve tarih cenneti... Ama Mersin yıllardır gitmeme gezmeme rağmen yeni sürprizlerle, yeni keşiflerle beni hep şaşırtan, her karışı insanlık ve doğa mirasının zenginlikleriyle dolu, buna rağmen yerleşikleri tarafından bile yeterince tanınmayan bir ilimiz... Ancak TRT İstanbul Televizyonu tarafından hazırlanan bu harikulade diziyi sadece yayını RTÜK tarafından durdurulan TV kanallarında izlemek mümkün... Demek ki iş başa düşüyor, kolları sıvayıp, daha doğrusu, sandaletleri ve şortu giyip, fotoğraf makinasını alıp yollara düşmek gerekiyor...

Toroslarda Bir Saklı Cennet: Sunturas

Mersin ve Antik bir öneme sahip Tarsus'u barındıran verimli Çukurova'nın hemen kuzey batısında, Medetsiz, Aydos, Yıldız gibi, en yüksek tepeleriyle 3000 metreleri aşan Orta Torosların, adından da anlaşılacağı gibi tepelerinden kar pek eksik olmayan Bolkar dağları uzanır. Çukurova'lılar belki de Yörük geleneğinin bir devamı olarak yazları genellikle yaylalarda geçirmeyi severler. Yaylalarda köylüler yazın yüksek obruklardan keçi postlarına doldurdukları karları eşek sırtında yayla köylerine indirip, kalaylı bakır tasların içinde rendeleyip, üzerine renk renk reçeller dökerek "karsambaç" denilen bir tatlı yapıp satarlar. Güneyde termometrelerin 40'lı rakamlara yaklaştığı bir zamanda Toroslarda bir keşfe çıkalım dedik. Çevreyi iyi bilenler bize Sunturas'dan bahsettiler. "Haydi!" deyip Akdeniz'in ılık sularından Torosların tepelerinin yolunu tuttuk ...

Amasra: Karadeniz Bu, Kâh Hırçın, Kâh Uslu

Yollar bu sefer bizi Karadeniz kıyılarına, gizemli ve büyülü bir şehre, Amazonların, su perilerinin, deniz kızlarının ve kumsalın hırçın dalgası Barış Akarsu'nun Amasra'sına, Karadeniz'in dalgalarına atıverdi. Ama Karadeniz bu... Kâh hırçın... Kâh uslu...