Ana içeriğe atla

EFES ARTEMiS TAPINAĞI

Artemis tapınağının 16. yüzyılda yapılmış Heemskerck çizimi

Antik dünyanın yedi harikasından birisiydi Efes'teki Artemis Tapınağı, kısa yoldan ünlü olmak isteyen bir genç tarafından yakılmadan önce. Artemision, Artemisium, ya da Diana Tapınağı, tanrıça Artemis için yapılmış, M.Ö. 550 yıllarında tamamlanmış, tamamen mermerden inşa edilmişti.



Dünyanın yedi harikasını derleyen Sidon'lu Antipater, antolojisinde tapınağı şöyle tarif eder:
Gözlerimi alamadım,
Babil'in yüksek duvarlarından,
Atlı araba, yolların kavşağına eriştiğinde,
Ve gördüğümde Alpheus'un Zeus heykelini,
Ve asma bahçelerini,
Ve Güneş'in Colossus'unu,
Ve muazzam işçiliğini yüksek piramitlerin,
Ve anıt mezarını Mausolus'un...
Ama Artemis'in evini gördüm,
Bulutlara kurulmuş...
Tüm diğer harikalar donuklaştı gözümde,
Selam olsun!
Olimpus'tan uzaklarda,
Güneş bu kadar muhteşem bir şeye hiç bakmadı asla...
2. yüzyılın sonlarında yaşamış ünlü Yunan gezgin ve coğrafyacı Pausanias, Artemis ibadet yerinin İyon göçünden ve hatta Didyma'daki Apollo tapınağından bile eski olduğunu, İyonya öncesi halkının Lidyalılar ve Anadolu'nun yerli halkı Leleglerden oluştuğunu söyler.

Tapınak M.Ö. 550 yılları civarında Girit'li mimar Chersiphron ve oğlu Metagenes tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Tapınak Lydia'nın meşhur zengin Kralı Krezüs (Croesus) tarafından başlatılan ve finanse edilen 120 senelik bir projenin eseridir. "Karun kadar zengin" sözünde adı geçen Karun, her ne kadar İran'da bir nehir adı olsa da, aslında Lidya Kralı Krezüs'den başkası değildir. Meşhur "Karun Hazinesi" New York Metropolitan Müzesinden alınarak Uşak Müzesine getirildi... Gerisini biliyorsunuz...

Artemis Tapınağı Anadolu'nun ekonomik olarak güçlü bir bölgesinde yer almaktaydı. Pek çoğu Artemis'e çeşitli mallar ve mücevherlerle saygılarını sunmaya gelen tüccarlar, krallar, turistler ve inananlar tarafından ziyaret edilen bir yer haline geldi. Saygınlığı bir zamanlar tapınağa sığındığı ve korunduğu söylenen Amazonlar'a dayanan geleneksel bir sığınaktı aynı zamanda.

Tapınak birçok inanıştan etkilenmiştir ve birçok farklı dinden insan için bir inanç sembolü olmuştur. Efesliler Anadolu'lu ana tanrıça Kibele'ye taparlardı ve inançlarının büyük bir kısmını Artemis'e de dahil ettiler. Efesli Artemis, (Efesya) Romalı karşıtı Diana'dan çok farklı bir şekil aldı. Gizemli Artemis kültü uzak diyarlardan binlerce ziyaretçi çekti.

Her derde deva olarak görülen tanrıça Artemis, Hititlerin Kubaba'sının ve Friglerin Kybele'sinin (Sibel) bir devamı olarak görülür. Titanların soyunda gelen Ay tanrıçası olarak Selene'in (Selen) yerini alan Artemis, Apollon'un kız kardeşi bakire avcı tanrıça Diana'dır. Efes'li Artemis ise oldukça farklıdır. Yunan tanrılarının aksine daha çok yakın doğu ve Mısır tanrılarını andırır. Bereketi temsil eden çok göğüslü Tanrıça, Efes'te basılmış paraların üzerinde, başında Kibele'nin bir özelliği olan bir taç ile resmedilmiştir. Kibele gibi Efes'te ki tanrıçaya da bakire kızlar hizmet etmekteydi.


Fotoğraflar: Nurten Yağcıoğlu
Artemis'siz Efes düşünülemez. O kentin üne kavuşmasında rol oynamıştır. Doğu dinlerinin etkisini taşıması, Anadolu halkına hitap etmesi, Artemis adını alarak Yunan ve Roma dünyasına yani batıya yayılması, bünyesinde birden fazla tanrılık niteliği taşıması, bu kadar üne ve saygıya sahip olmasının nedenleridir.

Roma çağında Efes, İskenderiye'den sonra doğunun en büyük kenti olmuş, nüfusu 200 bini aşmıştır. Bu yüzyılda tarihsel olaylar yaşayan kent, yer sarsıntılarından sonra kentin tekrar onarılması için imparatorlar gayret göstermiştir. İmparator Neron bir karışıklıktan yararlanarak Artemis Tapınağının hazinelerini Roma'ya taşımıştır ama kentin onarımı için gereken para yardımını da yapmıştır. Tiyatronun sahne yüksekliği onun döneminde ilk kez yapılmıştır.

Hristiyanlık tarihinde sürekli olarak rol oynayan bir kenttir Efes. Yerli halkın çok çeşitli soylardan geldiği bilinmektedir. Her birinin kendine ait kültürü, gelenek ve görenekleri, inançları vardı. Ulusların kültürel etkilerini ve uygarlıklarını kabul etmekteydiler.

Tapınak MÖ 356 yılının 21 Temmuz'unda, kısa yoldan ünlü olmak isteyen Herostratus adında bir genç tarafından yakılarak yıkıldı. Tapınaktan geriye bugün sadece bir kaç mermer parçası kalmıştır.

Efes'e egemen olan Romalıların zamanında Efes'liler kendi istekleri ile Latince öğrendiler, dinde değişiklik olmamıştır. Eğitim sistemi, yönetim ve hukuk sistemi Romalıların isteklerine uygun olarak ilerledi. Buna karşılık sanatta özgürlük vardı. Ev, dükkan gibi küçük olanları taş ve tuğladan yapılıyor, üstü ahşap çatı ve kiremitle kapatılıyordu. Duvarlarına özel bir sıva (stuk) vurularak üzerine çeşitli resimler yapılıyordu. Tapınaklar, diğer binalar civar köylerde bulunan mermer ocaklarından getirilen mermerle yapılıyor, taş işçiliğinin örnekleri veriliyordu.

British Museum'un sponsorluğunda John Turtle Wood 1863'de tapınağı araştırmaya başladı. 1869'da 6 metre derinlikte, çamurların içinde tapınağın temellerini buldu. Bulduğu heykelleri ve bazı kalıntıları British Museum'a götürdü. Tapınaktan çıkarılan yapılar ve heykeller orada sergilenmektedir. Bugün bataklık halinde olan Tapınağın asıl yerinde ise tek bir sütun haricinde hiçbir şey bulunmuyor. 1904'de yine aynı müzeden D.G. Hograth'ın liderliğindeki bir ekip kazılara devam ettiler ve sitede birbirinin üzerine inşaa edilen 5 tapınak olduğunu keşfettiler.

Dünyanın 7 harikası...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Asteriks, Loreena McKennitt, Enya ve Yozgat

Sabahın erken saatinde tur otobüsünü bekliyorum. Durağa gelen bir kaç hanım "Yozgat'a mı gideceksiniz?" diye soruyor. "Evet" diye cevaplıyorum. İçlerinden birisi "Napacaksınız Yozgat'ta, işiniz mi yok?" diye soruyor. "Siz niye gidiyorsunuz?" diyorum. "Ben Yozgat'lıyım" diyor. Doğrusu bu durum Yozgat hakkındaki genel kanıyı özetliyor. Oysa ben size: "Enya, Loreena McKennitt ve Asteriks aslen Yozgat'lıdır" desem ne derdiniz?

Karboğazı Destanı

Karboğazı Muharebesi, Kurtuluş Savaşı'nda Toros dağlarında Fatma Nine, yörükler ve köylülerden oluşan Milli Kuvvetler ile Fransız ordusu arasında kara savaşı. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgisinden sonra Osmanlı ordusu Mondros Mütarekesiyle silahsızlandı. Müttefikler, ateşkesten 47 gün sonra 17 Aralık 1918'de Mersin'i işgal ettiler. Hemen ardından Fransa güney Anadolu'nun çoğunu işgal etti. Güneybatı İtalyan kontrolü altında olduğundan, Türkiye Akdeniz'le irtibatını kaybetti. Dağları kontrol etmek için Fransız planı : Fransa deniz kıyısını ve Çukurova gibi alüvyal ovaları kontrol etmeye çalıştı. Ancak Toros Dağlarındaki köylülerin ve göçebe Yörük obalarının kontrolü zordu. Dahası, Akdeniz kıyılarından Orta Anadolu'ya ana geçit olan antik çağın Kilikya Kapısı Gülek Geçidi, milli kuvvetlerin sürekli tehdidi altındaydı. Gülek Geçidi'nin etrafında Fransız hakimiyetini sağlama görevi için Binbaşı Mesnil yönetiminde bir tabu

Kurtuluş Savaşının Kadın Kahramanları: Şerife Bacı

Yıl 1921, Aralık ayında kar birdenbire bastırmış, Küre ve Ilgaz dağlarından geçen İnebolu-Ankara yolu kapanmıştı. Cepheye giden nakliye kolları geceye kalmadan yakın köy ve hanlara sığınmışlardı...