Ana içeriğe atla

Diyarbakır Surlarının Derinliklerinde: Keçi Burcu



Eski bir masal kenti Diyarbakır. Surların ve zamanın gizemli derinliklerinde bir keşfe çıkıyoruz.

Diyarbakır surları 5,5 km. uzunluğu, 12 metre yüksekliği, 5 metre kalınlığı ile Çin Seddi'nden sonra yeryüzünde en büyük sur olma özelliğini taşıyor. Dicle vadisinden yaklaşık 100 metre yükseklikte geniş bir düzlük üzerine kurulmuş. Dış kalenin 82 burcu var. Burçlar arasında geniş bir yol var. Duvarlar 70 santimetre kalınlığında. Burçlar çoğunlukla yuvarlak, ancak dört ve altı köşeli olanlar da var.



Keçi Burcu Mardin kapısından yüz metre doğuda yer alıyor. Mardin kapı ve Keçi burcu arasındaki beden duvarları ve burçları Halife Murtezid Billah’ın Diyarbakır’ı ele geçirdikten sonra asilerin barınağı olarak kullanılmasını önlemek amacı ile yıktırdığı kaynaklarda geçer.

Keçi Burcu sur burçlarının en büyüğü ve aynı zamanda en eskisi. Yontulmuş bir kaya kütlesine inşa edilmiş. Milattan önce şehrin hâkimi olan Hurriler tarafından yapılan ve milattan sonra 349 yılında Roma İmparatoru Konstantinos tarafından genişletilerek bazı kısımları onarılan Keçi Burcu’nun, İmparator Justinianus tarafından bugünkü şekline getirildiği tahmin ediliyor. Merdivenlerle burca çıkılan kısımda beyaz kalker taşından yapılmış 1223 yılında Mervanoğulları tarafından onarıldığını belirten bir kitabe var. Bu kitabenin altında kare planlı bir pencere bulunuyor. Burcun en dip kısmında bir demir kapı kanadı olan bir giriş var.

Surların en büyük burcu olması ve yontulmuş bir kaya kütlesiyle Dicle’ye bakan yamaçta olması bu burcun aynı zamanda bir gözetleme kulesi olarak işlev görmüş olabileceğini düşündürüyor.

Burcun üzerinde çok sayıda mazgal pencere var. Burç içerisinde 11 kemer bulunuyor. Eskiden tapınak olarak kullanıldığı sanılan burcun son bölümünde bir kuyu ve yeraltı geçidini andıran dehliz bulunmuş fakat üzeri beton bir blokla kapatılmış. Keçi Burcu'nun hemen yanında uçuruma yaklaşık bir metre mesafede ufak bir geçit yer var.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Asteriks, Loreena McKennitt, Enya ve Yozgat

Sabahın erken saatinde tur otobüsünü bekliyorum. Durağa gelen bir kaç hanım "Yozgat'a mı gideceksiniz?" diye soruyor. "Evet" diye cevaplıyorum. İçlerinden birisi "Napacaksınız Yozgat'ta, işiniz mi yok?" diye soruyor. "Siz niye gidiyorsunuz?" diyorum. "Ben Yozgat'lıyım" diyor. Doğrusu bu durum Yozgat hakkındaki genel kanıyı özetliyor. Oysa ben size: "Enya, Loreena McKennitt ve Asteriks aslen Yozgat'lıdır" desem ne derdiniz?

Karboğazı Destanı

Karboğazı Muharebesi, Kurtuluş Savaşı'nda Toros dağlarında Fatma Nine, yörükler ve köylülerden oluşan Milli Kuvvetler ile Fransız ordusu arasında kara savaşı. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgisinden sonra Osmanlı ordusu Mondros Mütarekesiyle silahsızlandı. Müttefikler, ateşkesten 47 gün sonra 17 Aralık 1918'de Mersin'i işgal ettiler. Hemen ardından Fransa güney Anadolu'nun çoğunu işgal etti. Güneybatı İtalyan kontrolü altında olduğundan, Türkiye Akdeniz'le irtibatını kaybetti. Dağları kontrol etmek için Fransız planı : Fransa deniz kıyısını ve Çukurova gibi alüvyal ovaları kontrol etmeye çalıştı. Ancak Toros Dağlarındaki köylülerin ve göçebe Yörük obalarının kontrolü zordu. Dahası, Akdeniz kıyılarından Orta Anadolu'ya ana geçit olan antik çağın Kilikya Kapısı Gülek Geçidi, milli kuvvetlerin sürekli tehdidi altındaydı. Gülek Geçidi'nin etrafında Fransız hakimiyetini sağlama görevi için Binbaşı Mesnil yönetiminde bir tabu

Kurtuluş Savaşının Kadın Kahramanları: Şerife Bacı

Yıl 1921, Aralık ayında kar birdenbire bastırmış, Küre ve Ilgaz dağlarından geçen İnebolu-Ankara yolu kapanmıştı. Cepheye giden nakliye kolları geceye kalmadan yakın köy ve hanlara sığınmışlardı...